Osmanlıca » Türkçe  |
Yukarı  |
EDEB |
Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet-i Resul'e
(A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye. *
Edebiyat ve ondan bahseden ilim.(Kur'anın edebi ise: Öyle bir hüznü verir ki, âşıkane hüzündür. Yetimâne
değildir. Firak-ul ahbabdan gelir. Fakd-ül ahbabdan gelmez. Lemeat) |
|
|
|
Osmanlıca » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
BÎ-EDEB |
Edebsiz. Terbiyesiz. |
|
DÂHİYE-İ EDEB |
Edebiyatta dâhi olan, eşine az rastlanan büyük edib. |
|
DE'B-İ EDEB |
Edebî usul, kaide. Edeb kaidesi. Edebiyat âdeti, şekli, tarzı. |
|
EDEB-AMUZ |
Edeb öğreten. |
|
EDEB-İ KELÂM |
Söz güzelliği, söz zarifliği. * Edb: İfade arasında bayağı ve çirkin tabirlerin bulunmaması. İfadenin güzel
oluşu. |
|
EDEB-İ MUÂŞERET |
(Bak: Âdâb-ı muaşeret) |
|
HÂME-İ EDEB |
Edebiyat kalemi. |
|
LİSAN-I EDEB |
Edeb ve edebiyât dili, lisânı. |
|
MAHZ-I EDEB |
Edebin ta kendisi. Sırf terbiye ve edeb. |
|
TERK-İ EDEB |
Saygısızlık, edebsizlik, hürmetsizlik. |
|
|
|