İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
dope |
{dəʋp}
- {N} çiriş, doping, macun, dinamit yapımında kullanılan madde, uyuşturucu madde, esrar, dümen, dolap, bilgi, yanıltıcı bilgi, salak, sersem, cila, vernik
- {V} çirişlemek, verniklemek, doping yapmak, uyuşturucu vermek, uyarıcı vermek, çözüm bulmak, üstesinden gelmek, önceden kestirmek, tahmin etmek
|
|
|
dope |
i. 1. makine yağı. 2. uyuşturucu madde, narkotik. 3. argo budala, ahmak. 4. argo bilgi. |
|
dope |
i.
f. herhangi koyu bir sıvı veya hamurumsu preparat; (hav). uçak kanatlarının yapımında kullanılan bez cilâsı; dinamit yapımında kullanılan madde; (argo). uyuşturucu madde, narkotik; (argo)., spor doping, uyarıcı ilâç; (argo). budala kimse; (argo). malumat;
f. sıvı veya hamurumsu preparatı sürmek; karışımın içine başka şey karıştırmak; uyarıcı ilâç vermek; uyuşturucu madde ile tedavi etmek veya bayıltmak; out ile, (argo). çözüm yolu bulmak, halletmek; önceden tahmin etmek, kestirmek doper
i. (argo). esrarkeş. dope sheet (argo)., spor at yarışlarında yarış listesi. dopester
i. yarış ve seçim gibi olayların sonuçlarını önceden tahmin etmeye çalışan kimse. dopey
s. (argo). esrarın tesiri altında olan; k.dili uyuşuk; ahmak, budala. |
|
dope |
katkılamak |
|
dope |
dope
dop
İsim
* makine yağı.
* uyuşturucu madde, narkotik.
slang
* budala, ahmak.
slang
* bilgi. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
give smb. the dope |
|
|
inside dope |
- {N} bilgi, yanıltıcı bilgi
|
|
spill the dope |
|
|
dope addict |
|
|
dope addiction |
- {N} uyuşturucu bağımlılığı
|
|
dope fiend |
{'dəʋpfi:nd}
|
|
dope habit |
- {N} uyuşturucu bağımlılığı
|
|
dope out |
- {V} çözüm bulmak, üstesinden gelmek, önceden kestirmek, tahmin etmek
|
|
dope, to |
katkılamak |
|
dope sheet |
yarış listesi |
|
dope additive |
katkı maddesi |
|
dope dyeing |
yığın boyama |
|
dope, to |
katkılamak |
|
dope addict |
hapçı, esrarkeş |
i. |
dope addiction |
uyuşturucu bağımlılığı |
i. |
dope fiend |
esrarkeş, keş, hapçı |
i. |
dope habit |
uyuşturucu bağımlılığı |
i. |
dope out |
çözüm bulmak, üstesinden gelmek, önceden kestirmek, tahmin etmek |
f. |
give smb. the dope |
bilgi vermek |
f. |
inside dope |
bilgi, yanıltıcı bilgi |
i. |
|
|