İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
brunt |
{brʌnt}
|
|
|
brunt |
i. (saldırı, azarlama, baskı v.b.´nin) en ağır/şiddetli kısmı. |
|
brunt |
i. darbe, hamle, yüklenme. bear the brunt asıl yükü taşımak. |
|
brunt |
darbe |
|
brunt |
* asıl yük, ağırlık, darbe |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
bear the brunt |
- {V} okkanın altına gitmek
|
|
bear the brunt of |
(saldırı, azarlama, baskı v.b.´nin) en ağır/şiddetli kısmını çekmek: She bore the brunt of Tarık´s wrath. Tarık´ın gazabını en çok o çekti. |
|
bear the brunt of |
(saldırı, azarlama, baskı v.b.´nin) en ağır/şiddetli kısmını çekmek. |
|
bear the brunt of |
* (saldırı, azarlama, baskı v.b.'nin) en ağır/şiddetli kısmını çekmek:
She bore the brunt of Yalçın's wrath.
Yalçın'ın gazabını en çok o çekti. |
|
bear the brunt |
okkanın altına gitmek |
|
|
|