İngilizce » Türkçe  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} iz, yol, patika, kuyruk (elbise vb.)
- {V} sürüklemek, peşinden sürüklemek, izlemek, sürüklenmek, incecik tütmek, sürünmek, yerde uzamak (bitki), dökülmek (yorgunluktan)
|
|
|
trail |
f.
i. sürüklemek, arkası sıra yerde sürüklemek; izlemek; geriden izlemek, geri kalmak; ayakla çiğneyerek yol yapmak; sürünmek; sürüklenmek; iz bırakmak, peşinde bırakmak; bitki gibi yerde uzamak; izleyerek avlamak;
i. iz; peten, sürüklenen şey, kuyruk; (bir) sürü, (bir) yığın; top arabasının kundak kuyruğu; patika, keçiyolu. trail ones coat başına belâ aramak, kaşınmak, aramak. trail rope çekme halatı. hit the trail yola koyulmak. She left a trail of broken hearts. Ardında bir yığın kırık kalp bıraktı. |
|
trail |
f. 1. (hafif şeyleri) sürümek, sürüklemek; sürünmek, sürüklenmek: He trailed his leg as he walked. Yürürken bacağını sürüklüyordu. Her skirt was trailing along the ground. Eteğinin uçları yerlerde sürünüyordu. 2. yavaşça gezdirmek: They trailed their fingertips through the water. Parmak uçlarını suyun yüzeyinde yavaşça gezdirdiler. 3. gelişigüzel uzanıp gitmek: The honeysuckle was trailing over the rotten log. Hanımeli çürük kütüğün üstünde uzanıp gidiyordu. 4. izlemek, takip etmek. 5. (başkalarının) gerisinde olmak: Their son was trailing all the others. Onların oğlu hepsinin gerisindeydi. 6. along after (birinin) peşine takılmak. 7. along yavaş yavaş/yorgun argın gitmek/yürümek. 8. off (ses) azalmak; (bir şey) canlılığını yitirmek: His voice trailed off to a whisper. Sesi azalarak fısıltıya dönüştü. Our discussion trailed off into trivialities. Asıl konumuzdan ayrılarak birtakım önemsiz konulara takıldık. 9. sarkmak, uzanmak, düşmek: A curl trailed across her forehead. Alnına bir perçem düşmüştü. 10. süzülmek: The smoke from their chimney was trailing up towards the head of the cove. Bacalarından çıkan duman derin vadinin başına doğru süzülüyordu.
i. 1. patika, keçiyolu. 2. (birinin ardında bıraktığı) izler: The wounded lion left a trail of blood behind him. Yaralı aslan ardında kan izleri bıraktı. 3. (birinin peşinde/arkasında bıraktığı) şey: They left a trail of dust behind them. Arkalarında bir toz bulutu bıraktılar. A thin blue trail of smoke was coming from the chimney. Bacadan, ince, mavi bir helise benzeyen bir duman geliyordu. |
|
trail |
iz |
|
trail |
izlemek |
|
|
İngilizce » İngilizce  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
Trail |
To hunt by the track; to track. |
v. t. |
Trail |
To draw or drag, as along the ground. |
v. t. |
Trail |
To carry, as a firearm, with the breech near the ground and the upper part inclined forward, the piece being held by the right hand near the middle. |
v. t. |
Trail |
To tread down, as grass, by walking through it; to lay flat. |
v. t. |
Trail |
To take advantage of the ignorance of; to impose upon. |
v. t. |
|
İngilizce » İspanyolca  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} ida (F), estela (F), cola (F), rastro (M), pista (F), camino (M), sendero (M), recorrido (M), huela (F), huella (F), reguero (M)
- {V} arrastrar, bajar, rastrear, seguir a, vigilar, tráiler: poner un tráiler de, arrastrarse, caminar, ir con pasos, quedar, rezagarse, trepar
|
|
|
İngilizce » Fransızca  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} traînée (F), trace (F), piste (F), foulée (F), chemin (M), sentier (M), rampant (M), amorce (F)
- {V} suivre la piste, traîner, tirer, ramper, traîner: se traîner, entraîner: s'entraîner
|
|
|
İngilizce » Rusça  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} след (M), хвост (M), тропа (F), тропинка (F), стелющийся побег, хобот лафета, линейный: линейное отставание бомбы, положение наперевес
- {V} анонсировать кинофильм или телефильм, идти по следу, выслеживать, прокладывать путь, протоптать тропинку, тащить, волочить, буксировать, трелевать, тащиться, волочиться, идти сзади, тянуться сзади, отставать, плестись, свисать, стелиться
|
|
|
İngilizce » Almanca  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} Spur (F), Schwanz (M), Schweif (M), Weg (M), Wanderweg (M), Pfad (M), Treck (M), Fährte (F), Loipe (F)
- {V} verfolgen, folgen, schleppen, schleifen, ziehen, trotten, hinterherhinken
|
|
|
İngilizce » İtalyanca  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} orma (F), traccia (F), pista (F), striscia (F), scia (F), sentiero (M)
- {V} trascinare, strascicare, seguire le tracce, inseguire, tirarsi dietro, arrampicarsi
|
|
|
İngilizce » Arapça  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} أثر, طريق, ذيل, منتشر, ممر المشاة, فيلم قصير, عربة مقطورة
- {V} قطر, زحف, جرجر, تجرجر, سحب, جر, تعقب الأثر, انمحى, تلاشى
|
|
|
İngilizce » Portekizce  |
İlişkili Sonuçlar  |
Yukarı  |
trail |
{treıl}
- {N} rastro (M), pegada (F), pista (MF), atalho (M), cauda, faro (M), trilha (F), picada (F)
- {V} puxar, arrastar, seguir, rastejar, vaguear
|
|
|
Sonuclarinin bu ekranda cikmasini istemediginiz dilleri kaldirabilirsiniz. Bunu yapmak icin Ayarlar bölümümüzü ziyaret ediniz! (Dikkat! Aradığınız kelimenin sonucunu göremeyişiniz o dili devre dışı bıraktığınızdan dolayı olabilir. Tekrar etkinleştirmek için Ayarlar'a gidiniz.)
|